Burdur Müzesi, 1956 yılında kurulmuş ve Anadolu’nun en önemli arkeoloji müzelerinden biridir. Müze, özellikle Burdur ve çevresinde yapılan kazılardan elde edilen eserlerle dikkat çeker. Sagalassos, Kibyra, Hacılar Höyüğü, Kremna ve Balboura gibi antik kentlerden çıkarılan eserler burada sergilenmektedir. Müze, Neolitik Çağ’dan Roma Dönemi’ne kadar uzanan geniş bir yelpazede tarihi eserleri barındırır. Öne çıkan eserler arasında Dionysos Heykeli, Ağlayan Kadınlar Lahdi ve Sagalassos Çeşme Rölyefi bulunmaktadır.
Müze, pazartesi günleri kapalıdır. Diğer günlerde genellikle sabah 08:30 ile akşam 17:30 arasında ziyarete açıktır. Ancak, ziyaret öncesinde güncel saatler için kontrol yapılması faydalı olabilir. Giriş ücreti makul düzeyde olup Müze Kart da geçerlidir.
Müzenin Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Burdur Müzesi, Burdur şehir merkezinde, İstasyon Caddesi üzerinde yer alır. Yalçındağ Otel ile arasındaki mesafe yaklaşık 500-600 metre olup, arabayla 2 dakika, yürüyerek ise 5-6 dakika sürmektedir. Konumu oldukça merkezi olduğu için kolayca ulaşılabilir.
Burdur’un Gölhisar ilçesinde yer alan ve antik çağın önemli kentlerinden biri olarak bilinen bir yerleşimdir. Likya, Karya, Frigya ve Pisidya kültürlerinin kesişim noktasında yer alan Kibyra, bu özelliğiyle farklı medeniyetlerin izlerini taşır. Kent, Roma ve Bizans dönemlerinde ticaret, sanat ve kültür merkezi olarak büyük önem kazanmıştır. Kibyra, etkileyici mimarisi ve tarihi yapılarıyla öne çıkar ve ziyaretçilerine geçmişe bir yolculuk sunar.
Kibyra’nın Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Kibyra Antik Kenti, Burdur merkeze yaklaşık 110 kilometre mesafede, Gölhisar ilçesinde yer alır. Yalçındağ Otel’den arabayla yaklaşık 1 saat 45 dakika süren bir yolculukla ulaşılabilir. Kent, Gölhisar Ovası’nın manzarasına hâkim bir konumda bulunduğundan hem tarihi hem de doğal güzellikleri bir arada sunar.
Sagalassos’un Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Sagalassos Antik Kenti, Burdur merkeze yaklaşık 30 kilometre mesafede, Ağlasun ilçesinin tepelerinde yer alır. Yalçındağ Otel’den arabayla yaklaşık 35-40 dakika süren bir yolculukla ulaşılabilir. Dağlık bir bölgede bulunduğu için manzarası ve doğal çevresi oldukça etkileyicidir.
17. yy'dan kalma Osmanlı sivil mimarisinin ve Türk-İslam eserlerinin örneklerinden biridir. Bina iki katlıdır. Birinci kat taş, ikinci kat ise kerpiç ve ahşap yapı malzemesi kullanılarak inşa edilmiştir. Birinci kata çıkışı sağlayan merdiven sahanlığının alt bölümünde bulunan çeşme kesme taş bloklar kullanılarak yapılmıştır. Evin zemin katında sivri kemerli ahırın yanında iki büyük, bir de küçük oda vardır. İkinci kattaki dikdörtgen biçimli sofanın güney ve batı cephesi boyunca odalar sıralanır. Sofanın çatı kısmı ahşap çıtalarla çakma tekniğinde yapılmış olup, çıtalar ve çıtalar arasındaki büyüklü küçüklü üçgenler mavi, kırmızı ve yeşil renklerle boyanmıştır. Sofanın kuzey kısmında baş oda yer almaktadır. Ahşap yüklük, dolap, davlumbaz, tavan ve pencere pervazlarının kalem işi altın-gümüş varak kaplı süslemeleri yapının en göz alıcı bölümleridir.
Taş Oda Konağı'nın Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Taş Oda Konağı, Burdur merkezde yer alır. Yalçındağ Otel’den arabayla yaklaşık 1-3 dakika süren bir yolculukla ulaşılabilindiği gibi ayrıca yürüyüş mesafesi içerisindedir.
Burdur İli, Yeşilova İlçesinde kapalı havzada yer alan 184 metre derinliğindeki Salda Gölü, dışarı akarı olmayan 44 km2 alana sahip yüksek alkali nitelikli bir göldür. Denizden 1193 metre yükseklikte Toros Dağları’nın arasında bulunan Salda Gölü magnezyum yönünden çok zengin bir yapıya, gölün kumsalı da, sudaki magnezyum nedeniyle beyaz renge sahiptir.
Salda Gölü’nü diğer göllerden ayıran en önemli özellik; stromatolit oluşumlarına uygun jeobiyokimyasal bir ekolojik sürece sahip olmasıdır. Bu süreç sonunda; tabanda beyaz renkli hidromanyezit içerikli stromatolitler oluşmaktadır. İklim, jeolojik yapılar ve bakteri ile Cyanobacteria etkileşimi sonucu oluşan bu çökellerin, ilk kez 3,5 milyar yıl önce yeryüzünde oluşmaya başladıkları çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Bir anlamda, en eski fosil niteliğinde oldukları kabul edilmektedir. Günümüzde bu fosillerin güncel örnekleri olan modern stromatolit oluşumları Salda Gölü’nde gözlenmektedir.
Öncül yaşam biçimlerine ve ilkel yaşam koşullarına dair önemli veriler içerdiği düşünülen stromatolitlerin oluşum mekanizmaları ile bu süreçleri kontrol eden jeobiyokimyasal faktörlerin anlaşılmasının; Dünya’da yaşamın başlangıcı konusunda önemli bilgiler vereceği birçok araştırıcı tarafından düşünülmektedir. Diğer yandan, yine birçok otorite Dünya dışındaki yaşam hakkında da önemli sonuçlar beklemektedir. Salda Gölünde güncel olarak oluşan hidromanyezit içerikli stromatolitler ile Mars’taki karbonat içerikli kayaçlar arasındaki benzerliklerin NASA’nın da dikkatini çektiği güncel yayın organlarında da yer almaktadır.
Salda Gölündeki güncel stromatolit oluşumlarının Dünya’da az bulunan bir örnek olması ve gölün bu yönü ile ekolojik olarak benzersizlik özelliğine sahip olması, Salda Gölünün mutlaka ve çok titiz korunmasını zorunlu kılmaktadır.
Salda Gölü'nün Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Uzun yıllardır Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de yaşayan ailesi ile birlikte, doğa ile baş başa bir çocukluk geçiren Öztürk Sarıca’nın ve Lisinya’nın hikayesi ilk gördüğü andan itibaren çok etkilendiği “Ardıç” ağacıyla başlar.En olumsuz şartlarda yaşama,direniş ve dayanıklılığın simgesi, olarak gördüğü Ardıç Ağacı’nın suyu ne kadar az tükettiğini, en kıraç yerden en sulak yere kadar her yerde yaşamı sürebildiğini, insanları gölgesinde ağırlayıp, uğurladığı zamanları görür. Biraz büyüyüp kitap okumaya başlayınca Ardıç Kuşları ve Ardıç Ağacı arasındaki mükemmel uyumu öğrenir. Yere dökülen ağacın tohumları ardıç kuşunun sindirim sisteminde hayat bulur ve dışarı atılarak toprağa karışan bu tohumlar çimlenir.
Doğadaki tüm canlı ve cansız varlıklar arasındaki sonsuz uyumu,özellikle son 30 yılda doğanın kirlenmişliği ve bunun yansıması olarak da ortaya çıkan kanseri gören Sarıca, kendini adadığı doğal hayatın sürmesi ve gelecek nesillere aktarılması için kolları sıvamaya karar verir.
Lisinia Doğa Projesi’nin temelleri doğa gönüllüsü Veteriner Hekim Öztürk Sarıca tarafından 2005 yılında Burdur Gölü’nün kıyısında atılmıştır. Bölgenin eski çağlardaki adı olan Psidya’nın en önemli şehirlerinden biri Lisinia’dır, merkez adını buradan alır. (Lisinia: Doğan ve batan güneşin,ay ışığının sudaki pırıltısı anlamına gelir.)
3 yıl süren izin çalışmaları sonucu Lisinia öncelikle ülkemizin ilk Yaban Hayatı Merkezlerinden birisi olarak resmiyet kazanır. Aynı dönemde tüm masrafları Öztürk Sarıca tarafından karşılanmak üzere 10 yıllığına Orman ve Su İşleri Bakanlığına bedelsiz hibe edilir.
Kurulduğu yıldan beri gelişerek çeşitlenen Lisinia Doğa hali hazırda 8 farklı alt proje ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Lisinia Doğal Tabiat Parkı ve Yalçındağ Otele Uzaklığı
Burdur denince akla gelen en lezzetli yemeklerden biri olan Burdur Şiş, hem sade lezzeti hem de doğal pişirme yöntemiyle damakları şenlendiren bir yöresel yemektir. Burdur’a özgü bu kebap, şehirdeki hemen her lokantada kolaylıkla bulunabilir ve yerli halk kadar turistlerin de gözdesidir.
Burdur-Antalya karayolu üzerinde, Burdur’a 13 kilometre uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardandır (1965). Mağara 597 mtetre uzunluğunda olup deniz seviyesinden 900 metre yüksekliktedir. İnsuyu Mağarasında karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucu, mağara içinde sarkıt ve dikitler meydana gelmiştir. Ayrıca girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır. Mağaranın suyu karbonatlı maden suyudur. İnsuyu mağarası, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakanlığı kararı (1976) ile I. derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmiştir
İnsuyu Mağarası'nın Konumu ve Yalçındağ Otele Uzaklığı